GÜNCEL SANATIN ELEŞTİRMENİ OLMA OLASILIKLARI
THE POSSIBILITIES OF CURRENT ART CRITICISM
Dr. Handan TUNÇ
handan91@gmail.com
ÖZET
Bildiri, sanat teorileri bağlamında günümüzde sanat eleştirisinin içinde bulunduğu durumu
incelemektedir. Yakın tarihimizde yaşanan siyasi, iktisadi ve kültürel değişimler modern, postmodern
ve postmodern sonrası dönemlerde ele alınmıştır. Söz konusu değişmelerin sanat dünyasına yansıması,
eleştiri teorileri açısından incelenmiştir. Yapılan durum saptamalarının verileri yorumlanarak,
günümüzde sanat eleştirmeni olmanın sınırları yorumlanmıştır. Fotoğraf sanatı özelinde yomların
detaylandırılmamış olması, fotoğraf sanatı tanımlarının günümüzde kesinliğini yitirmesi ile ilgilidir.
Sanat eleştirisinin yok olmadığı, tersine değişen tarihsel koşullar sonunda, işlev ya da kapsamının
genişlediği ve değiştiği savı bildirinin varmak istediği sonucu olmuştur.
Anahtar sözcükler: Sanat dünyası, Sanat eleştirisi, Eleştiri teorileri,
ABSTRACT
This scientific study examines the state of art criticism today in the context of art theories. Political,
economic and cultural changes in our recent history have been dealt with in modern, postmodern and
postmodern periods. The reflection of these changes on the art world has been examined in terms of
criticism theories. By interpreting the facts of the state-of-the-art observations made, the limits of today's
art criticism are interpreted. The fact that the details of the photographs are not elaborated in the
photography art is related to the fact that the descriptions of the photography art today are lost.
At the end of the changing historical conditions, where art criticism does not disappear, the argument
that the function or its scope has widened and changed has been the conclusion to be reached.
1
Key words: Art world, Art criticism, Criticism theories,
GİRİŞ
1990'lı yıllardan beri giderek artan sayıda sanat eleştirmeni, çok sayıda sorunun sanat piyasasının
her kesimine sızdığına ve sanat eleştirisinin, sanat dünyası üzerinde uzlaşmayı şekillendirmedeki
rolünün değer kaybına uğrayarak farklılaştığına inanmaya başladı.
Bir yandan sanat fuarı çılgınlığı, açık artırma deliliği, pazar yaratmada izleyiciyi kandırma üzerine
kurgulanmış kampanya stratejileri, eleştirmeni kontrol ederek onu tanıtımlarda kullanmayı sanat
ekonomisinin bir parçası sayan sanat yöneticileri, yoğun enerjileriyle sanat dünyasını biçimlerken; diğer
yandan eleştirmenlerin dikkatlerini yöneltecekleri yeni bir çalışma alanı ortaya çıktı. Sanat endüstrisinin
değerlerini, altyapısını ve uygulamalarını analiz edecek, yaratıcı sermayeyi sanatçı ve izleyici lehinde
anlamlandırabilecek uzmanlara ya da entelektüellere gereksinim doğmuştur.
…… 1970 yıllara kadar sanat eleştirmenleri, sanat kurumları yöneticilerinin uzak durduğu, sanat
ortamlarının gözlemcileri ya da tanıkları olarak gördükleri uzmanlardı. Tarihe bilgi ve belge bırakma
işlevleri küçümserlerse de varlık nedenlerini zoraki kabul edip, onların memnuniyetsizliklerini mesleki
bir hastalık sayarak, yollarına çatışmaya girmeden devam ediyorlardı.
…… Piyasanın gücü dışında, sanat eleştirmenlerinin sanatın hakemleri olarak etkilerinin çoğunu,
özellikle de postmodernist dönemde çoğulculuğun büyümesi ile kaybetmesinin bir başka nedeninden de
söz etmek gerekir. Modernist dönemde, sanat eleştirmenleri, sanatsal topluluk, ortamlar ve olayları, pop,
minimal, kavramsal sanat gibi avangard tarzların taraftarları ya da karşı tarafları olarak ele aldılar. Bu
dönemde eleştirmenler, felsefi polemikleriyle sanat dünyasının ilgisini çekti. Tartışmaları
belirginleştiren, sanat açısından kritik olan farklı yaklaşımlar vardı: Örneğin, Clement Greenberg' in
biçimciliği Harold Rosenberg' in varoluşçuluğu karşısında; Michael Fried' in Robert Morris' in ya da
Robert Smithson' ın Minimalizmin savunuculuğu olan Color Field soyutlamasının savunması gibi.
…… Çoğulcu postmodernist dönem boyunca eleştirmenleri absorbe eden artık felsefe perçinli
polemikler yoktu. Bunun yerine, eleştirmenler dikkat çekmek istediği sanatçıları seçerek, her birini ayrı
ayrı ele alan yayınlar için çaba harcadılar. Böylece sanat dünyasının sanata dair söylemleri, hiçbir sanat
sorunsalına odaklanamamıştı. Sanat; tartışmaların odağından çekilmiş, ürün ve üretici tanıtımlarına
dönüşen yayınlar, çelişkilerin gözardı edildiği gündelik sesli düşünme kayıtlarına dönüşmüştü. Bu
süreçte sanatsal tartışmalar bir çeşit kargaşanın uğultusu arasında duyulamaz hale geldi. Gelinen noktada
bir suçlu aranmalı mı? Bütün bunlar uygarlığın kaçınılmaz değişiminin sonuçları mı? Güncel sanatta
eleştirmenin varlığını savunmak muhafazakâr sanatseverin geçmiş özlemini mi ifade eder?
Yakın Tarihte Sanat Teorileri Bağlamında Sanatta ve Sanat Eleştirisinde Değişimin İzleri
1970'lerin sonlarından itibaren göstergebilim, kültürel teori ve pan-hümanist eleştirel teoriye karşı sanat
teorisi değişimi:
Akademik anlamda Beşeri Bilimler ve Sosyal Bilim Teorileri, sanat dünyasındaki mesleklerin
profesyonelleşmesinin bir parçası haline gelir. Küratörler, sanat tarihçileri ve eleştirmenler,
sözkonusu teorilerin temsilcileri olarak sanat dünyası ortamında konumlanırlar.
1980'lerin başından itibaren 1990'ların ortalarına dek süren, dalgalanarak yükselen, Kimlik
politikası teorisi, sanat dünyasında yerini belirginleştirir. Irk, sınıf, toplumsal cinsiyet teorileri
ve feminizm sanatsal dilini üretim ve tüketim zeminlerinde de yaygınlaşarak üretilmeye
başlar.
2
1980-1990 yılları arasında, “Kültür Savaşları” olarak adlandırılan, Sanat dünyasına siyasi
anlamda sivil toplum kimliği kazandırma eğiliminde olan ve bu dünyaya kamusal duyarlık
sorumluluğu atfeden teorilerin, sanat teorilerle içiçe geçmesi gerçekleşir.
Soru sorma ve cevaplar vermek için kullanılan bir söylem evresi aracılığıyla, yapılan
tartışmalara kurumsal anlamlar yüklenerek, sanat politikaları üretilmiş; savların tutarlılıkları
test edilmeden, kesinleştirilmiş politikalar olarak, Sanat dünyası ortamlarında sanat teorileri
kapsamında tartışma gündemlerine alınmıştır.
Göstergebilim, ‘metinler arasılık’ ve ‘güncel sanat sahnesi’ kavramlarının sanat dünyasının tartışma
gündemlerini kapsaması:
Eşzamanlı ilişkiler ve tarihsel anlatım analizi, sosyal ve ekonomik ilişkilerde sanat ayrımı
analizleri,
Sanat ürününün olası kültürel önemini oluşturan farklılıkların ve karşıtlıkların
göstergebilimsel modeliyle görüntülenen anlam analizleri,
Karşıtlıkların "göstergebilimsel karesinin" canlılığı ve sanatı toplumsal bir bağlamda analiz
etmede farklılıklar: “ilişkiler ağı basit muhalefet modelinden daha karmaşıktır” gibi tezlerin
analiz yöntemlerine dönüştürülmesi,
Metinlerarasılık ("intermediality" için bir model olarak): sanat ürünü ve sanat öncesi çalışma,
gelenekler, kodlar ve yorumlayıcı topluluğun üstlendiği değerler bağlamında yorumlama:
Metinlerarasılık, görüntülenen eserin anlaşılabilirliği için öngörülen anlam,
öncesi ve eşzamanlı eserler için içeriğin ve koda bağlı olanların ağına atıfta
bulunması.
Sanat üretimi ile "uygulama toplulukları" ya da "alış-veriş toplulukları"
arasındaki ilişkilerin neden olduğu, eserin anlamı üzerindeki dönüştürücü
etkilerinin analizine dayalı üretim süreçlerinin yorumlanması.
Bir metin yalnızca "kökenlerini kaybetmiş referanslar ve alıntılardan oluşan bir
mozaik" (Kristeva'nın metinlerarasılık tanımını) yoluyla anlaşılır1. Savı temel
alınarak, sanat eserlerinde örtülü, olarak içerilmiş olan referansların ve
cevapların mozaiklerinde var olduğu kabul edilen benzerlikler analiz edilir.
Umberto Eco’ nun, “Zaten kodlanmış, bir kültür ansiklopedisinin bir parçası
olan, herkesin, her düşüncenin” (Eco, 1970:106) var olduğu savına dayanarak,
sanat ürünün yorum öncesi kaynaklarının araştırılması.
Metinlerarası ötesi ile tüm medya arasında güncel "arabuluculuk" girişimi: Herhangi bir şeyin
yorumlandığı geçmiş ve günümüz eserleriyle önceden kulmuş olduğu varsayılan ağın analizini
sanat teorileri kapsamında yorumlamak.
Sanat ürünü dil ve diğer sembolik biçimler gibi semiyotik yapı ile üretilen anlam bütünüdür.
Sanat devam eden üretim zinciri veya yorum ve tepkiler diyalogunda çalışır (Semiyoz).Sanat
teorileri semiyozun analizini yapabilmelidir.
"Bir metnin yorumu her zaman başka bir metin biçiminde olacaktır."(Yrony,2008: 44) savının
sanat teorileri kapsamında yeniden tartışmaya sokulması:
Sanata çevrilen: Bir sanat eserinin yorumu her zaman başka bir eserin biçimini
alacaktır.
1
1960’lı yıllarda Julia Kristeva, Roland Barthes gibi yapısalcı araştırmacılar tarafından oluşturulmuş olan bu kuram, edebî eserin orijinalliği
düşüncesinden hareket etmiş ve mukayeseli edebiyatın da doğmasına zemin hazırlamıştır. Edebi metinlerin hiçbirinin daha önce
söylenmemiş, orijinal ve yeni olduğuna inanmazlar. Onlara göre edebî metin, kendisinden evvelki eserlerden izler taşır; başka edebî
eserlerden ve edebî türlerden etkilenir; başka sanat dallarının tesirlerini yaşatır ve bir edebî metin, herhangi bir başka metnin herhangi bir
yönünü, kendi orijinal bütünlüğü içinde saklar.
3
Yeni eserler, önceki veya çağdaş eserlerin (göstergebilim) yorumlanması
olarak kullanılır.
Uygulamalı medioloji2 çabaları:
Sayısal ve post-Internet dünyasında, malzeme sanat nesnesinin durumu / rolü / işlevi
konularında yapılan deneysel analizlerin, sanat teorileri kapsamında değerlendirilmesi.
Video ve dijital multimedya gibi "kayıtdışı" medyanın toplumsal değerinin sanat boyutunun
irdelemesi.
1990'lardan başlayarak 2005 yılına kadar uzanan dönemde, sanat dünyasının uluslararasılaşması süreci
kapsamında kendini sorgulaması:
Bugün sanat / kültür merkezleri nerede?
Yüzeysel olarak "merkezsiz", sanat dünyası New York, Berlin, Londra'da yeniden
yapılandırılıyor mu?
Pekin'in Yükselişi ve Asya'daki düğümler: Uluslararası kimliğini kuran daha fazla Asya
sanatçısı hangi değişim argümanlarıyla açıklanmalıdır?
1960-2005 yılları arasındaki sanat dünyasındaki önemli geçişler
1960'lardan 80'lerde sanatı duvarlardan ve kaidelerden uzaklaştırıp "yaşanmış alan" ya da
yapısızlaştırılmış galeri alanına taşıma gerçekleşiyor.
Lens temelli sanat, Sanat üretim alanlarında etkisini güçlendiriyor: fotoğraf, video, her türlü
hibrid fotoğraf süreci ve teknikleri hızla gelişiyor.
Yeni materyaller, "sanat dışı" malzemeler arayışı, çılgınlık boyutlarına ulaşıyor.
Büyük uluslararası sanat fuarlarının, festivallerinin ve bienallerin gücü sanat dünyasının
egemen kurumlarına dönüşüyor.
Sanat teorileri bağlamında sanatta ve sanat eleştirisinde yaşanan değişimin izi, küçük hatırlatma
notlarıyla yukarıda tablolaştırılmıştır. Kuşkusuz bu tablonun açılımı yapıldığında son 50 yılın sanat
eleştirisi tarihine çatı oluşturacak, kronoloji elde edilir. Sempozyumun sınırları dikkate alınarak geniş
açıklamalara yer verilmediği gibi yukardaki tablonun Türkiye’ye yansıması da bildiri, metni kapsamına
alınmamıştır. Ancak ülkemiz sanat ortamının aktif üyeleri olan fotoğraf sanatçıları, son 30 yılda
Türkiye’de yayınlanan sanat ve felsefe kitapları ve sanat dergilerinde yer alan makaleleri
anımsadıklarında; yukarda yer alan kısa notlar, onlara tanıdık görünecektir.
Sempozyum katılımcısı olan çok sayıda araştırmacının, günümüz fotoğraf sanatını betimleyen
gelişmelerden söz edeceği düşünülerek, ayrıntılara yer vermeden, kısa hatırlatmalarla, fotoğraf eleştirisi
bağlamında önem taşıyan yakın tarihli üç dönem karşılaştırmalı olarak aşağıda tablolaştırıldı.
2
Soyut düşünceler nasıl dünyayı değiştiren ideolojilere dönüşebiliyorlar? Regis Debray'nin kendine has bir dili olan ve düşüncelerin,
yazının, görsel sunumların maddi güce dönüşmelerini inceleyen medioloji disiplini bu soruları cevaplandırmaya çalışıyor. Medioloji bir
anlamda, semiolojinin alternatifi. Debray semiolojinin metnin içine kapanmasını, bütün kültürel fenomenleri göstergeler sistemi içinde
kavramasını ve öyle açıklamaya çalışmasını eleştiriyor. Semiolojinin metinselliğine karşı maddeselliği öne çıkarıyor. Bu onun, metin ile
metnin dışındaki maddi dünya arasındaki ilişkiyi incelemesini sağlıyor. Debray'in maddesellikle ifade etmek istediği düşünceyi nakletmede
kullanılan araçlar, teknolojiler, bu amaçla gerçekleştirilen örgütlenme, kurumlaşma, oluşturulan ağlar, nakledilen düşüncenin taraftar
bulması, eyleme dönüşmesi. Şu halde, düşüncelerin nakli maddesellik nosyonunun odağında yer alıyor. Nakil olmasaydı bellek de olmazdı.
Daha doğrusu, insan 'belleksiz varlık' olurdu.
4
Sanat Dünyasındaki Değişimler Bağlamında Modern, Postmodern ve Postmodern Sonrası
Dönemlerde Yaşanan Geçişler:
Karşılaştırma ve Geçişler Tablosu
Modern
(1930 1950'ler)
Ekonomi:
Küçük ölçekli sanat pazarı,
birkaç yüz sanatçıyı geçmeyen
üreticinin bulunduğu, ortamda
geleneksel kanalları
kullanarak. kayda değer
ürünleri tespit etmeye
yoğunlaşır.
Modern sanatta pazar
oluşturan galeriler, bayiler
ağırlıklı olarak başta Paris
olmak üzere Avrupa
başkentlerinde
konumlanıyorlar. Zengin
toplayıcılar yeni sanatçıların
piyasa değerini oluşturacak
yayın ve yazarları destekliyor.
"Modern" eserler
koleksiyonları oluşturan
müzelerin genişlemesini
engelleyen 2. Dünya Savaşı,
çok sayıda sanat eseri ve
sanatçının New York'a
taşınmasına neden olurken
sanat sermayesinde önemli bir
güç kayması yaşanıyor.
Postmodern
(1960-80’ler)
Ekonomi:
Sanat dünyası
katılımcılarında demografik
gelişme yaşanır. Sanat
pazarının büyümesiyle çok
sayıda sanatçı, sanat
akademileri üyeleri, pazarın
ilgisini ve beğenisini
kazanmayı garantileyecek ya
da gerekçelendirecek
kuramsal analiz yapan
teorisyen arayışlarını
yoğunlaştırıyor.
İlk dalga postmodern
eserlerde pazar yaratan
galeriler ve sanatçılar;
Müzelerde ve kurumsal veya
zengin koleksiyoncu
koleksiyonlarında (Saatchi,
Broad vb.) Daha çok
satmaya başlıyorlar.
Postmodern Sonrası
(1990'ların başından
bugüne)
Ekonomi:
Sanat piyasası genişlemesi, 90'lı
yılların başındaki durgunluğun
azalmasına uygundur.
Sanatçılar, kurumsal fonlara,
hibelere, finanse edilen şovlara ve
festivallere, müze alımlarına daha
fazla güveniyorlar. Hiyerarşi,
sanat piyasasında açık arttırma
işinde ve üst katman galerilerinde
yeniden oluşturuluyor. 90'ların
sonları ile 2003’ lerin başları
arasında, uluslararası sanat
dünyası kendini fark etmeyi
başarıyor. Büyük festival ve
bienaller pazar değerini artırıyor.
Ticari kurumlar ile sanat
dünyasının müze ve sanat
medyası gibi kurumları arasında
yakın uyumlu ve kurumsal ilişki
kuruluyor.
Gelenekle mücadele de cesur
uygulamalar ve devrimci
savların zincirleme biçimde
ard arda sergilenmesi, çok
sayıda estetik teorinin
yayınlanarak taraftar bulması,
sanatın ve kültürel tarihin
büyük anlatımı bağlamında
anlaşılan yeni bir sanat
ütopyası yaratıyor.
Üst anlatıların
(Metanarrativ) güvensizliği
(Lyotard);"Batı Sanatı"
paradigmalarında ideolojik
gündemlere karşı duyulan
kuşkular, geleneksel sanat
ortamının ve türlerinin
yapısızlaştırılması ile
sonuçlanırken, kültür
politikalarında gelişen
kimlik siyaseti, sanat
dünyası rollerine ve sanatın
işlevlerine karşı meydan
okuyor.
Sanat dünyasının "endüstrisi" nin
uluslararasılaşması ve
küreselleşmesi, aynı zamanda
küresel yerelleştirme, kendinden
yazılı anlatılar, çözülmemiş
kimlik politikaları getiriyor.
Ulusal ve etnik kimlik
gerilimlerin artması; sanatın özne
olduğu uluslararası ilişkilerde,
farklı bölge sanatçılarının
ürünlerinin piyasa değerine
ulaşma güçlükleri, Sanat
teorilerini siyasallaştırıyor.
Modernizmin başarı hedefi:
Greenberg; Hegel’ ci, kendi
kendine yeten, öz kritik sanat
türlerinde sanatın son
noktasını anlatıyor. Sanatın
Modernizmin başarı saydığı
değerlerin reddi ve
modernizmin illüzyonlarını
yok etmek için çaba gösteren
her görüş, gösteri ve üretim
Sanat tarihi, sanat eleştirisi ve
sanat teorilerinin tarihsel
birikimlerine gereksinim
duymadan, üretilen her sav ve
nesne sanatsal üretim statüsü elde
5
estetik problemlerinde
özerkleşerek, insanlığın en
yaratıcı eylemini olan tekil
değerde sanat ürünleri ile
uygarlığın yüksek hedeflerine,
ulaşmasına duyulan güvenin
artması
Kapitalizme yönelen
Frankfurt Okulu kaynaklı
eleştirilerde bile sanata olan
inancın korunması
Evrensel sanat dilinde
ulaşılmak istenen
kusursuzluğun gerçekleşmesi
için kuramsal ve yaşamsal
problemlerin akademik
zeminlerde tartışılması,
teorisyen ve eleştirmenlerin
enerjilerini toplumlara
gelişmiş sanat izleyicisi
kazandırmaya yönelik bilgi
üretimine harcamaları,
Sanatçının toplumsal
saygınlığını yükselten
ürünlerin yüceltilmesi,
Soyutlama temsil sanatı
üzerinde toplanan ayrıcalıkları
sonlandıracak teorik savların
çoğalması.
Hayatta kalma ve fikirlerin
iletişimi için sanat iş
dünyasına ihtiyaç duyan
vizyon sahibi yaratıcılar
olarak sanatçılar kültürel
öneme sahipti.
Sanatçılar ve sanat, seküler,
materyalist dünyada din ve
mit rolünü üstlenmeye başlar.
Birçok sanatçı ruhsal ya da
aşkınlıkla tanımlanmaktaydı.
Diğerleri ise kapitalist
ekonomi ve sınıf sistemine
karşı siyasi direnişle
uğraşıyorlardı.
biçiminin sanatsal başarı
sayılması. (Pop,
Minimalizm, Kavramsal
sanat, Feminist sanat, Grafiti
sanatı. vb. uygulamaların
modernizm karşısında zafer
kazanmış girişimler olarak
görülmesi
eder. Sanata; “bilinçli
bilgisizliğin yükselişi” savunulur.
Mekanik tekniklerin ve ticari
imaj stillerinin
benimsenmesi, sanatçı
özgünlüğü ve üslup
farklarının eritilmesi için,
endüstriyel materyallerin
kullanılması. “Yüksek
sanat” kavramı bağlamında
fotoğraf ve videonun
kabulündeki yükselişe karşı;
“resim sanatının ölümü” ne
ilişkin söylemlerinin
yaygınlaşması.
Sanatın sosyal eleştiriye gömülü
olarak devam ettirilmesi
savunulur. Konum ve kimlikleri
sorgulayan ürünler, medyanın ve
gösteri alanlarının doğal dili
olarak görülür. İzlerçevresi
varlığını koruduğu sürece, resim,
fotoğraf, video, boya ve
geleneksel heykel gibi her
sanatsal ifade dili, güncel
gereksinimlere uygun olarak
güncellenip, revize edilip,
yeniden üretilir.
Alaycı, ironik, sanat ile iş
makinasının (Warhol)
kucaklaşması Övgüyle
karşılanıyor. Pop yıldızları
ve ünlüler gibi sanatçılar da
kendiliğinden bilinciyle
toplumsal statü kazanıyor.
İronizasyon ya da
modernizmin parodisi ve
biriken kültürel ritüeller
estetik savların
argümanlarına dönüşüyor.
Sanat ve sanatçıların
kimliğini ve hedeflerini
belirleme konusundaki
söylem ve hareketlerin
çatışması artıyor.
Parçalanma ve çoğulculuk;
sanat, sanatçılar tarafından
ticari işlemler için bitmiş
nesnelerden daha fazla
performatif davranış olarak
görülmeye başlıyor.
Sanatçılar, sanat dünyasında
mahkeme heyecanı olarak hibe
alıyor, medya ilgisini çekiyor,
galeri gösterileri, sanat alıcıları,
müze sergileri, üçüncü dünya
ülkelerine taşınıyor.
Egemen kültüre karşı (avantgarde) özerk ajan olarak
sanatçının varlığı sonlandırılıyor.
Sanatçılar, otonom ve dış eleştiri
veya kamuya veya piyasaya
hesap verebilirlik olarak
konumlandırılmaya başlıyor. Tüm
zamanların sanat tanımları ve
teorileri tersyüz edilerek; sanata
ilişkin tüm kavramlar yeniden
tanımlanıyor. Örneğin bir
sanatçının eylemiyle sanat
tanımlanırken, "sanat nesneleri"
yapmaktan çok "bir sanatçı
olmak" ile ilgili duygu ve
hissedişlerden sözeden tanımlar
yaygınlaşıyor.
6
Sanat eserini, sanat dışı
nesnelerden ayıran örtülü,
tanınabilir nitelikteki sanat
eserlerinin anlamını
derinleştirilerek kuramlaştıran
manifestolar ardarda
yayınlanarak, sanat
dünyasının gündemi sürekli
canlı tutuluyor. Greenberg'in
modernizm anlayışı, "kitsch".
"avant-garde" vb gibi konular
çok sayıda teorisyenin
tartışma gündemini
oluşturuyor.
Sanatın içeriğine, sanatın
değerlerine ve kültür
misyonuna olan inançlı miras.
Yüzey ve derinlik kategorileri
korunuyor.
Modernist kategorilerde
veya kültür tarihinin büyük
öykülerinde tasavvur edilen
"sanatın ölümü", gibi
konular sanatın teorik
tartışmalarına egemen
oluyor. post yapısalcı
teoriler sanatın bütün
tartışma zeminlerinde moda
söylemlere dönüşüyor.
Kurumsal fiyat olarak sanat;
sanatın değer kriterleri arasında
yer alıyor.
Sanat dünyasında, sanat olarak
konumlandırılan her şey ve her
eylem sanat kimliği ediniyor.
Sanat; sanat performansı olarak
ya da sanat nesneleri olarak değil,
diğer nesne ve performanslardan
ayırt edilebilen herhangi bir
özelliği ile sanat dünyasında
konumlanıyor.
Madde üzerinde stil, önem
kazanırken, maddeye içerik
kazandıran biçimleme
reddediliyor. Estetik
derinlikte yüzey
kutlamasından söz ediliyor.
Postmodern stilizasyon da;
pastiche, parodi, yeniden
birleştirici (rekombinant)
gibi stillerin, tarihsel veya
kültürel bağlamlardan
koparılarak, yan yana anlam
bağlantısı kurulmadan
kullanılması savunuluyor.
Kültürel ve siyasi tarih
bağlamında kuramlaştırılmış tüm
genelleyici ve evrimci teoriler
reddediliyor. Gerçeklik kavramı
ile açıklanan teorilerin
parçalanmasını savunan, yerel
eleştiri ve kendiliğinden eleştiri
benimseniyor.
Sanat stillerini melezleştirerek
gerçekleştirilen estetik üretim
denemeleri sanat ürünü olarak
konumlandırılıyor. Sanat
bütünüyle Post- prodüksiyon
eylem biçimine dönüşüyor.
Güncel Sanatın Eleştirmeni Olma Olasılıkları
Jean Baudrillard’ın çok yaygın bilinen savlarından bir kısmına katılmamakla birlikte, onun
günümüz sanatının içinde bulunduğu durumu en anlaşılır biçimde özetleyen şu söylemini
reddedemiyorum:
Sanat her zaman kendi kendini yadsımıştır. Ancak bunu kendi yok olma
düşüncesi tarafından kışkırtıldığı için, biraz da yasak çiğneme şeklinde
yapmıştır. Oysa günümüzde sanatın kendi kendini yadsımasının nedeni
yetersizliğidir. Hatta daha da kötüsünü yaparak kendi ölümünü yadsımaktadır.
Buradaki paradoks şudur: sanat giderek karmaşıklaşıp, giderek bir hiçe
dönüştüğü ölçüde maddi bir değere sahip olmaktadır, hatta değeri artmaktadır.
(Baudrillard,2005:111)
Sanat günümüzde çoğulcudur. Pratiği pragmatiktir. Soluk aldığı ortam ise çok kültürlüdür.
Böyle bir durumda sanatın neo-liberal yapının imge taşıyıcısı olması şaşırtıcı değildir. Sanat; Clark’ ın
öne sürdüğü gibi, görme kadar körlük hakkındadır: “belirli bir bakış açısından gösterilebilir olan
hakkında olduğu kadar dışarda bırakılanlar hakkındadır aynı zamanda…” (Harris, 2013:104)Eğer bu
saptamayı geçerli kabul edersek sanat eleştirisi Görme hakkında mı ? Körlük hakkında mı? kendisini
konumlayacak
Günümüz sanatı uzak ya da yakın geçmişe hatta bugüne ait tüm formları çeşitli biçimlerde elde
geçirdi. Her yeni tekrar yapılanma fosilleşmiş bir ironi yarattı. Kuşkusuz sanat kendisini içeren yıkıntı
hakkında öz eleştiri yaptı. Ancak bu öz eleştiri yeni bir dünyanın ya da yeni bir insanın haberciliğini
taşıyacak ışığı değil, alaycı bir parodiyi ve bir imge pornografisini taşır hale geldi (Baudrillard,2010:
28). Bu durumda sanat eleştirmeni; tüm zamanların estetik atıklarını anlamlı bir düzenek dizgesinde mi
7
değerlendirip yorumlayacak, yoksa ‘kaosun’ estetik yansımaları hakkında bitimsiz tartışmaları, sanat
ürünüyle bağdaştırmaya mı çalışacak?
Sanat sermayesinin küresel başarısını sağlayan en önemli alan medyadır. Sanat ticaretinin her
basamağında rol alır. Her basamakta sanat taciri lehinde sanat tüketicisi kitlesi oluşturmaya amaçlar.
Burada dikkat çekici nokta sanata yatırım yapan küresel sermaye kendi medya şirketlerini de
oluşturdukları için tarafsız bir medyaya kendilerini beğendirmek zorunda kalmamalarıdır. Ancak hiç bir
tüketici televizyonunda gördüğü programın hangi şirket tarafından sunulduğunu bilemez.
Tek sanat alıcısı kamu olmadıkça, tacirlerin, koleksiyoncuların ve spekülatörlerin paralarıyla
oyuna dâhil olmaları kaçınılmaz olacaktır. Sanatçılar bir yapıtın öneminin sıklıkla koleksiyoncunun
banka hesabının büyüklüğüne dayandığı, statü ya da yatırım ölçekli sanat tacirlerini kabullenmek
zorunda kalmışlardır. İleri kapitalist ülkelerde sanat ve kültür ürünlerinin temsil ettiği sosyal statü ve
değerler sorunsalı; Bourdieu’ nun ‘’ kültürel sermaye’’ kavramı çatısı altında topladığı tartışmaların
sınırlarını aşmıştır. Sanat uzun süredir toplumlarda güç ve statü sahibi olanların himayesindedir. Sanat
ürünleri piyasa değeri taşıyan nesneler olmanın yanı sıra statü değeri ve simgeleri olarak da işlev üstlenir
(Wu; 2005:28)
Bu durumda eleştirmenlerin üretimleri temsil ettikleri kurumların sözcülüğünden öte inandırıcılığını
sağlayacağı tutarlılık ölçütü ne olacaktır?
İlişkisel bir sanatın olabilirliği özerk ve özel bir simgesel uzamı ifade etmekten çok insanların karşılıklı
eylemlerini ve bunun toplumsal içeriğini barındıran alanı hedefleyen bir sanat olarak olasıdır. Çağdaş
yapıt artık sınanması gereken bir zaman, sınırsız bir tartışmaya yönelik bir açılım olarak kendini
gösteriyor(Bourrıaud, 2005,23). Öyle ise eleştirmen, sonsuz zaman labirentlerinde, sınırsız tartışmaların
üreticisi mi olacaktır? Tanığı mı olacaktır? Ya da yargılayıcısı mı olacaktır.?
SONUÇ
Sonuç olarak, bozulan anın ötesinde, alıcı zaman hakkında bir bilgi yoktur. Dünyanın
dönüştürülmüş bilincinin sürdürülebilirliği hakkında bir açıklama yoktur. Diyalogik sanat uygulamaları
ile geçicilik, belirli bir eserin kapsamından daha geniş alanı olan, dinamik yapılarda bir dizi artımsal alt
bölüm ile işaretlenmiş, kapsamlı ve düzensiz kavramsal yapının içine yerleşir. Eleştirmen, kapatma ve
açıklama, direniş ve barınma arasındaki üretken gerginliğe odaklanan, çatışma ve çözülme anlarında
projeyi bir bütün olarak içine alabilen bir diyakronik analiz ve gösterim sistemi geliştirmek zorunda
kalır. Ayrıca geliştireceği sistemin algılayıcılarını da yaratmak zorundadır.
Sanat dünyasının genişleyen alanı, içindeki eleştiri oluşumunu geçmişin kalıtımsal patolojisi
olarak görmeye başladığı günümüzde, sanat eleştirisinin önünde 2 seçenek belirir:
Yeni sanat dünyasının yapısal örgüsünde eleştirinin yeri yoktur.
Sanat eleştirisi kendini var etme anlamında olağan üstü bir fırsat yakalamıştır.
Bu fırsat onu sanat ürünü ve sanatçının zincirlerinden kurtararak, yaşamın estetik yorumlayıcısı olma
ütopyası mı sunacak.? Bütün yanıtlar için henüz erken
8
KAYNAKÇA
Baudrillard, Jean (2005) Şeytana Satılan Ruh, Çev. Oğuz Adanır, Doğu Batı Yayınları, İstanbul
Baudrillard, Jean (2010) Sanat Komplosu, Çev. Elçin Gen- Işık Ergüden, İletişim Yayınları, İstanbul
Bourrıaud, Nicolas (2005), İlişkisel Estetik Çev. Saadet Özen, Bağlam Yayınları, İstanbul
Eco, Umberto (1970), Günlük Yaşamdan Sanata, Çev. Kemal Atakay, Can Yayınları İstanbul
Harris, Jonathan (2013),Yeni Sanat Tarihi, çev. Evren Yılmaz, Sel Yayıncılık, İstanbul
Wu, Chin Tao (2005) Kültürün Özelleştirilmesi, Çev. Esin Soğancılar İletişim yayınları, İstanbul
http://www.kitabinomurgasi.com/2012/12/umberto-eco-gunluk-yasamdan-sanata.html
http://elestirihaber.com/aziz-yroni-bicimin-metni-ozun-metni/
9
Etiketler: handan tunc GÜNÜMÜZ SANATINDA ELEŞTİRİ